Araç Sahibinin Sorumluluğu: Başkasının Yaptığı Kazadan Sorumlu Mu?

Trafik kazaları, hukuki sorumlulukları en karmaşık olan olayların başında gelir. En sık sorulan sorulardan biri de şudur: “Aracımı bir arkadaşıma verdim ve kaza yaptı, bu durumda benim bir sorumluluğum var mı?” Cevap, çoğu durumda maalesef evettir. Türk Hukuku, araç sahibinin sorumluluğu konusunda özel bir ilke benimsemiştir. Bu rehberde, başkasının yaptığı kazadan dolayı araç işletenin sorumluluğu ilkesini ve bu sorumluluğun sınırlarını inceliyoruz.
Hukuki Temel: “Araç İşletenin Sorumluluğu” Nedir? (KTK Madde 85)
Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 85. maddesi, bu konunun temelini oluşturur. Bu maddeye göre, bir motorlu aracın işletilmesi, bir kimsenin ölümüne, yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işleteni bu zarardan sorumludur.
Peki, “işleten” kimdir? Kanuna göre işleten;
- Aracın sahibi olan kişi,
- Araç üzerinde fiili hakimiyeti bulunan ve aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işleten kişidir (Örn: Uzun süreli kiralayan).
Ruhsatta adı yazan kişi, aksi ispat edilmedikçe “işleten” kabul edilir. Bu nedenle, araç sahibinin sorumluluğu bu tanımdan kaynaklanır.
“Kusursuz Sorumluluk” İlkesi ve Araç Sahibinin Sorumluluğu
Araç sahibinin sorumluluğu, “tehlike sorumluluğu” veya “kusursuz sorumluluk ilkesi” olarak adlandırılan özel bir sorumluluk türüne dayanır. Bu ilkenin mantığı şudur: Motorlu bir aracı trafiğe çıkararak potansiyel bir tehlike yaratan kişi (araç sahibi), bu tehlikenin sonuçlarından, kazanın oluşumunda kendi bir kusuru olmasa dahi sorumlu tutulur.
Yani, kazayı yapan sürücü %100 kusurlu olsa bile, mağdur olan üçüncü kişiler, zararlarının tazmini için hem kusurlu sürücüye hem de hiçbir kusuru olmayan araç sahibine birlikte dava açabilirler. Bu duruma “müteselsil sorumluluk” denir. Mağdur, alacağını istediğinden tahsil etme hakkına sahiptir.
Araç Sahibinin Sorumluluktan Kurtulabildiği Haller Var Mıdır?
Evet, araç sahibinin sorumluluğu mutlak değildir. KTK Madde 85, araç sahibinin bu ağır sorumluluktan kurtulabileceği bazı istisnai durumları belirtmiştir:
- Mücbir Sebep: Kazanın, işletenin veya sürücünün davranışları dışında, önlenmesi mümkün olmayan bir dış sebepten (deprem, sel, yola kaya düşmesi vb.) kaynaklandığını ispatlarsa sorumluluktan kurtulabilir.
- Mağdurun Ağır Kusuru: Kazanın, tamamen mağdurun veya zarar gören üçüncü bir kişinin ağır kusurundan kaynaklandığını ispatlarsa sorumluluktan kurtulabilir.
- Aracın Rıza Dışı Alınması: Araç, sahibinin rızası dışında (örneğin çalınarak veya gasp edilerek) birisi tarafından kullanılıp kazaya karışmışsa ve araç sahibi bu durumun engellenmesi için gerekli özeni gösterdiğini ispatlarsa sorumluluktan kurtulabilir. “Anahtarı üzerinde bırakıp gitmek” gibi durumlar, genellikle gerekli özenin gösterilmediği şeklinde yorumlanır.
“Hırsız Arabamla Kaza Yaptı, Ben Sorumlu Muyum?”
Yukarıdaki istisnaya göre, aracınız çalındıysa ve hırsız bir kazaya karıştıysa, sizin sorumluluğunuz ortadan kalkar. Ancak, hırsızlığın gerçekleşmesinde sizin bir kusurunuz (kontak üzerinde anahtar bırakmak, kapıları kilitlememek gibi) varsa, mahkeme kusur oranınıza göre bir sorumluluk yükleyebilir.
“Arabamı Arkadaşıma Verdim Kaza Yaptı, Durum Ne Olur?”
En yaygın senaryo budur. Aracınızı bir arkadaşınıza, akrabanıza veya bir çalışana kendi rızanızla verdiğinizde, “işleten” sıfatınız devam eder. Bu durumda, sürücünün yaptığı kazadan doğan zararlardan üçüncü kişilere karşı siz de müteselsilen sorumlu olursunuz. Daha sonra, ödediğiniz tazminat için kazayı yapan sürücüye rücu etme (geri dönüp talep etme) hakkınız saklıdır.
Kiralık Araç Kazasında Araç Sahibinin Sorumluluğu
Bu durum, kiralamanın süresine ve niteliğine göre değişir:
1. Kısa Süreli Kiralama (Günlük vb.)
Kısa süreli kiralamalarda “işleten” sıfatının devredilmediği genel kabul görmektedir. Adana Bölge Adliye Mahkemesi, 2 günlük bir kiralamada, kira sözleşmesinde yer alan “…Trafik kazalarından doğacak maddi ve manevi sorumluluk araca ve araç sahibine aittir.” hükmünü de dikkate alarak araç sahibinin (kiralama şirketinin) işleten sıfatını koruduğuna karar vermiştir (Adana BAM 3. HD, 2022/2885-2024/2980). Bu durumda sorumluluk öncelikle kiralama şirketindedir.
2. Uzun Süreli Kiralama ve Fiili Hakimiyetin Devri
Yargıtay, uzun süreli kiralamalarda işleten sıfatının devri için sadece sözleşme süresinin uzun olmasını yeterli görmemektedir. Araç üzerindeki fiili hakimiyetin ve ekonomik yararlanmanın da tamamen kiracıya geçmiş olması gerekir.
Bu konudaki en aydınlatıcı kararlardan birinde Yargıtay, 36 aylık bir kira sözleşmesine rağmen, kiralayan araç sahibinin sigorta, vergi ve periyodik bakım gibi yükümlülükleri üstlenmeye devam etmesi nedeniyle işleten sıfatının devredilmediğine hükmetmiştir:
“…aracın hakimiyetinin devredildiği ve araçtan ekonomik yarar sağlama hakkının dava dışı A.. İ..ne geçtiği kabul edilemeyeceğinden buradaki kiralamanın yasanın belirlediği anlamda aracın işletenini değiştirecek nitelikte uzun süreli bir kiralama sözleşmesi olarak kabulü mümkün değildir.” (Yargıtay 17. HD, 2013/12106-2014/19281)
Bu nedenle, her uzun süreli kiralama sözleşmesi, işleten sıfatını otomatik olarak devretmez; sözleşmenin detaylarına ve fiili duruma bakmak gerekir.
Araç Sahibinin Sorumluluğunun Devamı
Bazı kararlarda, aracın fiilen bir başkası tarafından kullanılıyor olmasının, tescil malikinin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı kesin bir dille ifade edilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin bir kararında, aracın izinsiz kullanıldığı savunmasına karşı şu tespitte bulunulmuştur: “Aracın bir başkası tarafından işletilmesi de bu sorumluluğu kaldırmayacaktır. Davalı vekilinin bu yöne değinen istinafı yerinde değildir.” (İstanbul BAM 9. HD, 2020/409-2022/851) Bu yaklaşım, özellikle zarar gören üçüncü kişilerin korunması amacıyla, trafik kaydında malik olarak görünen kişinin sorumluluğunun devamlılığını sağlamayı hedefler.
Araç Sahibinin Sorumluluğu: Doğrudan Kusurlu Sayıldığı Haller ve Özel Durumlar
Tehlike sorumluluğu dışında, araç sahibinin bizzat kendi eylem veya ihmalleriyle sorumlu tutulduğu durumlar da mevcuttur:
1.Ehliyetsiz Sürücüye Araç Verme:
Konya Bölge Adliye Mahkemesi kararında, sürücü belgesi olmayan kişiye aracı vermesi nedeniyle araç malikine %30 kusur atfedildiği görülmektedir (Konya BAM 3. HD, 2020/369-2020/488).
2. Araç Bakımının İhmali:
Fren patlaması, lastik çıkması gibi teknik arızalar, Yargı kararlarında mücbir sebep olarak kabul edilmemekte ve işletenin (araç sahibinin) sorumluluk alanında değerlendirilmektedir. Bu durum, işletenin aracın bakımını düzenli olarak yaptırma yükümlülüğünden kaynaklanır (İstanbul BAM 8. HD, 2020/1516-2022/1981).
3. Sürücünün Kasıtlı Eylemi:
Yargıtay’ın bir kararında, sürücünün aracı “kasıtlı olarak adam öldürme” amacıyla kullanması durumunda, olayın bir trafik kazası olmadığı ve bu nedenle işletenin KTK kapsamındaki tehlike sorumluluğuna gidilemeyeceği belirtilmiştir (Yargıtay 4. HD, 2012/4892-2013/5020). Ancak bu karara eklenen karşı oyda, tehlike sorumluluğunun sürücünün niyetinden bağımsız olduğu ve illiyet bağı kurulduğu sürece işletenin sorumlu olması gerektiği savunulmuştur. Bu konu, içtihatlarda bir tartışma alanı olarak varlığını sürdürmektedir.
Bu Süreçlerde Avukat Desteğinin Önemi
Başkasının yaptığı kazadan sorumluluk doğması, oldukça teknik ve ispatı zor istisnalar içeren bir alandır. Özellikle “işleten” sıfatının tespiti, kusur durumları ve sorumluluktan kurtulma şartlarının değerlendirilmesi uzmanlık gerektirir. Bir Ankara tazminat avukatı, bu karmaşık süreçte haklarınızı korumanıza, sorumluluğunuzun sınırlarını doğru bir şekilde çizmenize ve haksız taleplerle karşılaşmanızı önlemenize yardımcı olur. Öden Hukuk, trafik kazalarından doğan tüm hukuki süreçlerde yanınızdadır.

