Hukukumuzda icra ve iflas hukuku uyarınca yapılan icra ve iflas takipleri ile bunlara bağlı yargılamalar , temel olarak 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre yürütülmektedir. Ülkenin ekonomik ve güncel sağlık koşullarına göre sık sık kanun maddelerinde değişiklik yapılmakta, satış, takip, itiraz, haciz usul ve sürelerinde geçici ve kalıcı değişiklikler yapılmaktadır.
İcra İflas Kanununda, alacak türlerine göre farklı icra takip usulleri getirilmiş, bu takiplere karşı yapılacak itiraz usulleri ve itiraz üzerine yapılacak yargılama türleri de takibin türüne göre farklı olarak düzenlenmiştir. Şahısların veya tüzel kişilerin alacaklarının, alacağın türüne göre hangi tür icra takip usulüne konu edilmesi veyahut kendilerine karşı yapılan icra takiplerine ne şekilde itiraz edilmesi gerektiğinin belirlenebilmesi için İcra ve İflas Kanunu ile maddi hukuka ilişkin diğer kanunların iyi bilinmesi gerekmektedir. Örneğin uygulamada, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe itirazların, hukuki yardım almayan kişilerce icra dairesine yapıldığını ve kişilerin itiraz ettiklerini düşündükleri takiplerden dolayı haciz işlemleriyle karşılaştıklarını görmekteyiz.
İcra ve iflas uygulamasının amacının, devletin cebri icra gücünün kullanılarak seri bir şekilde alacaklıyı alacağına kavuşturmak olduğu düşünüldüğünde icra ve iflas işlemlerinde sürelerin de kısa olması sebebiyle profesyonel yardıma başvurulmaksızın işlemlerin yürütülmesi büyük bir risktir.