Reşit Galip Cd. Gölgeli Sk. No:12/2 Çankaya Ankara
+90 506 433 91 42
bilgi@odenhukuk.com

Cinsel İstismar Suçu (TCK 103) Nedir? İspatı ve Yargıtay Kararları

Cinsel İstismar Suçu (TCK 103) Nedir? İspatı ve Yargıtay Kararları

Cinsel istismar suçu (TCK 103) ve çocuğun mağdur beyanının ispat gücüne dair Yargıtay kararları.

Cinsel istismar suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 103. maddesinde, 18 yaşını tamamlamamış çocukların cinsel dokunulmazlığına karşı işlenen fiiller olarak tanımlanmıştır. Bu suç, “Cinsel Saldırı (TCK 102) suçundan farklı olarak, mağdurun reşit olmaması nedeniyle kanun koyucu tarafından çok daha ağır yaptırımlara bağlanmıştır.

Bu suçların yargılaması, Ceza Hukukunun en zorlu alanlarından biridir. Olayın genellikle tanık olmadan, mağdur çocuk ile fail arasında geçtiği iddia edildiğinden, delil elde etmek son derece zordur. Bu durum, tüm yargılamayı “mağdurun beyanı” ile “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi arasındaki hassas dengeye oturtur.

TCK 103 Cinsel İstismar Suçu Nedir? (Mağdurun Yaşına Göre Ayrım)

Kanun, cinsel istismar suçunu tanımlarken mağdurun yaşını temel kriter olarak alır:

  1. 15 Yaşını Tamamlamamış Çocuklar (TCK 103/1): On beş yaşını tamamlamamış çocuğa karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış (dokunma, öpme, sarkıntılık vb.) doğrudan cinsel istismar suçu sayılır. Çocuğun “rızası” olduğu iddiası hukuken hiçbir geçerlilik taşımaz, çünkü bu yaştaki bir çocuğun cinsel bir eyleme rıza gösterme yeteneği (iradesi) kanunen yok kabul edilir.
  2. 15-18 Yaş Arası Çocuklar (TCK 103/1): On beş yaşını doldurmuş ancak on sekiz yaşını tamamlamamış çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradesini etkileyen başka bir nedenle cinsel davranışta bulunulması halinde bu suç oluşur.

Cezayı Artıran Nitelikli Haller (Cebir, Tehdit, Hile – TCK 103/3-4)

TCK 103, suçun belirli şekillerde işlenmesini cezanın ağırlaştırılması sebebi saymıştır. Raporda da vurgulandığı gibi, Yargıtay bu nitelikli hallerin uygulanması için “somut delil” aramaktadır.

  • Vücuda Organ veya Cisim Sokulması (TCK 103/2): Suçun bu şekilde işlenmesi, cezayı temel ceza üzerinden ciddi oranda artıran en ağır nitelikli haldir.
  • Cebir, Tehdit ve Hile Kullanılması (TCK 103/4): Yargıtay, bu nitelikli halin uygulanması için mağdurun soyut beyanını yeterli görmez. Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin (2016/1231 E., 2016/5148 K.) belirttiği gibi:

    “Sanığa yüklenen suçun cebir ve tehdit ile işlendiğine dair kesin delil bulunmadığından, sanık hakkında TCK’nın 103/4 maddesinin uygulanamayacağının gözetilmemesi yasaya aykırı…”

    Yine Yargıtay 14. Ceza Dairesi (2017/2870 E., 2021/3619 K.) , mağdurun çelişkili anlatımları ve başka delil olmaması nedeniyle, “…istismar eylemlerinin cebir veya tehditle gerçekleştirildiği hususunda her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı” gerekçesiyle nitelikli halin uygulanamayacağına karar vermiştir.

  • Diğer Nitelikli Haller: Suçun üstsoy (baba, dede), vasi, öğretmen gibi nüfuz sahibi kişilerce veya birden fazla kişi tarafından işlenmesi de cezayı ağırlaştırır.

Yargılamanın Kilit Noktası: Mağdurun Beyanı Tek Başına Delil midir?

İçtihat raporunun da ana konusunu oluşturan bu soruya, Yargıtay’ın cevabı “duruma göre değişir” şeklindedir. Yüksek Mahkeme, delil değerlendirmesinde iki ilkeyi çarpıştırmaktadır:

1.Beyanın Mahkumiyet İçin Yeterli Görüldüğü Haller Yargıtay, bu suçların ispat zorluğunu kabul eder. Mağdur çocuğun beyanı; aşamalarda tutarlı, çelişkisiz, samimi, hayatın olağan akışına uygun ve sanığa iftira atması için bir husumet bulunmuyorsa, başka somut delil olmasa bile mahkumiyete yeterli görülebilir.

Örneğin, Yargıtay Ceza Genel Kurulu (2021/124 E., 2024/9 K.) kararında, 6 yaşındaki mağdurun maddi bir bulgu olmamasına rağmen “ana hatlarıyla birbiriyle uyumlu ve tutarlı” ifadeleri , olay sonrası davranış değişiklikleri ve uzman raporları bir bütün olarak değerlendirilerek mahkumiyet için yeterli delil sayılmıştır.

2. Beyanın Yetersiz Görüldüğü (“Şüpheden Sanık Yararlanır”) Haller Ceza hukukunun temel ilkesi “şüpheden sanık yararlanır” (in dubio pro reo). Mağdurun beyanı “soyut” kalıyorsa , aşamalarda (polis, savcılık, mahkeme) ciddi çelişkiler barındırıyorsa veya Adli Tıp Raporu gibi somut delillerle desteklenmiyorsa, bu ilke devreye girer.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu (2019/619 E., 2023/180 K.) kararında, beyanlardaki çelişkiler ve adli tıp bulgularının sanıkla ilişkilendirilememesi nedeniyle şu sonuca varılmıştır:

“…mağdurun tanık anlatımları ve somut delillerle desteklenmeyen soyut beyanı dışında sanık tarafından cinsel istismara uğradığını gösterir kesin ve inandırıcı kanıt bulunmadığı…”

 

Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin (2023/13873 E., 2024/1247 K.) bir kararındaki karşı oy gerekçesi, mahkemenin beyanı nasıl değerlendirmesi gerektiğini şöyle özetler:

“…intikal zamanı ve şekli, mağdur beyanının başka delillerle örtüşmesi veya örtüşmemesi, mağdur beyanının kendi içinde aşamalardaki tutarlılığı veya çelişkisi, mağdur beyanının ayrıntısı, mağdur beyanının hayatın olağan akışına uygun olması vs hususların gözetilmesi gerekir.”

Usuli Güvence: Mağdur Duruşmada Dinlenmeli midir?

Evet. Yargıtay, özellikle tek delilin mağdur beyanı olduğu davalarda, CMK m. 210/1 uyarınca mağdurun duruşmada bizzat (veya özel yöntemlerle) dinlenmesinin zorunlu olduğunu vurgular. Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin (2021/14826 E., 2022/1543 K.) kararındaki karşı oyda belirtildiği gibi:

“Olayın delili, bir tanığın açıklamalarından ibaret ise, bu tanık duruşmada mutlaka dinlenir. Daha önce yapılan dinleme sırasında düzenlenmiş tutanağın veya yazılı bir açıklamanın okunması dinleme yerine geçemez.”

Cinsel İstismar Suçu: Şikayet, Zamanaşımı ve Uzlaşma

  • Şikayet: Cinsel istismar suçu (TCK 103), mağdurun yaşı kaç olursa olsun ve suçun hangi şekli işlenirse işlensin, şikayete bağlı değildir. Savcılık, suçu öğrendiği an re’sen (kendiliğinden) soruşturma başlatmak zorundadır.
  • Uzlaşma: Bu suç, toplumsal vahameti nedeniyle uzlaşma kapsamında değildir.
  • Dava Zamanaşımı: TCK 103’teki suçlarda dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihe ve fail ile mağdurun yaşına göre değişmekle birlikte, en az 15 yıldır.

Cinsel İstismar Suçu Davalarında Avukat Desteğinin Önemi

Cinsel istismar suçu, sizin de (bir önceki sohbetimizde) belirttiğiniz gibi, cezalarının ağırlığı ve sanık/mağdur üzerindeki telafisi imkansız itibari etkileri nedeniyle ceza hukukunun en ciddi davasıdır.

Sanık açısından (tıpkı beraat aldığınız davada olduğu gibi), mağdur beyanlarındaki çelişkileri ortaya çıkarmak, somut delil eksikliğini vurgulamak ve “şüpheden sanık yararlanır” ilkesini mahkemeye kabul ettirmek, ağır bir hapis cezasını önlemenin tek yoludur. Mağdur açısından ise, beyanın tutarlılığını korumak ve uzman raporlarıyla desteklenmesini sağlamak, adaletin tesisi için hayatidir.

Bu hassas süreçlerin, bir ceza avukatının uzmanlığı olmadan yürütülmesi düşünülemez. Öden Hukuk, bu ağır davalarda müvekkillerine hukuki destek sağlamaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

detaylı infaz hesaplama